FAŞİSTİN KIZI, FAŞİSTİN KARISI, FAŞİSTİN ANASI / Serdar Anlağan yazıları…

“Faşist…faşist…” diyoruz, faşizmin ne olduğunu biliyoruz. Bunlar kadınları aşağı görürler.

Bunlar için kadın “Sürülecek tarla”dır.

Bir faşistin, ama öyle böyle değil, bilgili ve kültürlü, meslek sahibi bir faşistin kızı olarak dünyaya geldiğinizi varsayın…Sizi bekleyen : Önce varsa erkek kardeşlerinizle eşit olmadığınızı hissetmektir. Diyelim ki tek kız çocuğusunuz, mutlaka erkek çocuğu elde edilene kadar üremeye devam edecektir faşist babanız. Bulamadığını varsayalım erkeği ve birden fazla kız kardeş olarak dünyaya geldiğinizi varsayalım, faşist babanızın erkeğe yönelimi evlilik dışı ilişkilerden doğacak erkek evlâda varacak kadar atılganca değilse eğer, damada yönelecektir. Sözün özü, faşist babanız sizi faşist damatla evlendirecektir. Bunlar fallusa tapan, tapınaklarını da piramit şeklinde inşa eden manyaklardır çünkü.

Faşist bir babayı inceleme, gözlemleme, analiz etmek o faşist babanın kültür düzeyi, bilgisi ne kadar yüksek ise o kadar ilginçleşir. Bununla beraber o faşist babanın kız çocuğu üzerinde yarattığı psikolojik yıkımın boyutu da o kadar artar. Çocuk kimliksizleşir, çocuk hastalanır. Burada faşist babanın, erkek çocuğuna uyguladığı sapık “Kiros Yetiştirme yöntemi”nin getirdiği özgüvensiz, saldırgan, gaddar ruh halleri de o zavallı erkek çocuk üzerinde de korkunç sonuçlar yaratır. Ama bu başka bir yazının konusudur.

İnsanlar aile denilen küçük sürüler içinde yaşarlar. Çocuklar yaşama tutumlarında anne-babalarını modeller. Bir kız çocuğu düşünelim, erkeğe bağımlı, boyun eğen bir anne ve penisiyle eyleyen bir baba tarafından yetiştirilmiş olsun, sonuçta o kız çocuğunun da yetiştireceği kız çocuğu kendisi gibi, erkek çocuğu ise babası gibi olacaktır. Varoluşçular bunu reddeder. Ama varoluşçular, solipsizm (tekbencilik) sınıflandırması içinde diyalektik materyalizmden idealizme kayan kampta yer alırlar. Bu yüzden feminizmi sınıf mücadelesinin dışında bir fenomen olarak göremiyorum. Sınıfsal bilinçlenme olmadan bireysel bilinçlenme olabileceğine ikna olmuyorum. Marks’ın “İnsanın Özü (The Human Essence), tek tek her bireyde var olan bir soyutlama değildir. Gerçekte, insanın özü, toplumsal ilişkilerin toplamıdır” ifadesini bilimsel buluyorum.

Faşizm temelini, tarihteki ataerkine (patriyarkaya) dayanan sömürünün mitosunu (erkek tanrı-boynuzlu tanrı) futuristlerin modernitesi ile birleştirerek atmış ve propagandasıyla dünyanın son yüzyılına egemen olmuş bir ideolojidir. Buna karşı mücadele ederken işin sınıf savaşından ayrı bir yapısı olduğunu düşünmek, kapitalist sömürünün tuzağına düşmektir.

Her faşist aslında bir Eric Cartman’dır, aslında tek derdi zengin olmaktır.