Bodrum Gündem

NEDEN YAZIYORUM?

                                                           Ölümlü olduğum halde ölüme inanmadığım için…

                                                           Kendi cennetimi yaratmak için…

Nereden aklıma geldi böyle bir paylaşım?

Geçenlerde bu platforma yazdığım yazıların kaç tane olduğuna baktım; zira onları bir kitapta derlemeyi düşünüyorum. İlk kitabım da 2007-2009 yılları arasında, Milliyet İnsan Kaynakları ve Milliyet Kobi sitelerine yazdığım makalelerden oluşmuştu; onları altı bölümde derlemiştim. Bu konuda sitenin editörlerinden de teşvik görmüştüm; kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.

Şimdi Bodrum Gündem için yazdıklarımı da bir kitapta toplamayı düşünüyorum. Değişik zaman dilimlerinde yazdıklarımın bir kitapta toplanmasıyla, çalışmalarımın daha kalıcı olacağını düşünüyorum…

İlk kitabımı hazırlarken şunları düşünmüştüm: “İsterse hiç satılmasın, kimse okumasın; Oğluma, Karıma, Yeğenlerime, Arkadaşlarıma ve Yakınlarıma beni hatırlamalarına yardımcı olacak kalıcı bir şey bırakabiliyorum ya, bu bana yeter.

“Kalıcı olmak”. Evet, sihirli kelime bu. “Kalıcı olmak” ifadesinin diğer karşılığı ise “ölümsüz olmak”.  Ana rahminde yumurta döllendiği andan itibaren, insan ölüme mahkûmdur. Her yol alışımızda, sona biraz daha yaklaşıyor olsak da bunu kutlarız; doğum günlerimizi, okula başlamayı, bitirmeyi; işe girmeyi, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı… Ölümsüz gibi yaşarız; çok da iyi ederiz.

İnsanoğlu, yaradılışından bu yana ölüme meydan okumaktadır; sanki onun yaradılışı ve yazgısıdır bu. Fiziki olarak ölümsüzlük tabii ki mümkün değil. O zaman ölümsüzlük için manevî olarak şunu söyleyebilir miyiz?

Bir insan adı en son söylendiği gün ölür

Yeterli mi? Hayır. İnsanlar ve insanlık için kötülük yapmış olanları da unutmuyoruz; ara sıra da olsa onların adı geçiyor. Bizim bu söylemden anladığımız; iyi ve kâmil (mükemmel) bir insan olarak anılmaktır. İyi ve kâmil bir insan olabilmek için neler yapacağız?  Buna herkes kendi karar verecektir. Ben burada kendi düşüncelerimi paylaşıyorum.

Öncelikle temel değerlerimizi ve hayatımızın nihai amacını keşfedip, omurgamızı oluşturacağız. Temel değerler nedir? Ben kendi temel değerlerimi paylaşabilirim: Özgürlük, Dürüstlük, Adalet, Sadakat, Vefa. Herkesin temel değerleri farklı olabilir, bu son derece doğaldır da. Önemli olan temel değerlerimizin ne olduğu değil, temel değerlerimizin olmasıdır.

Temel değerlerimizle yaşamak, kimse bizi mecbur etmemişken seçtiğimiz hayat tarzıdır. Böylelikle kişi, temel değerlerinin hem tutsağı hem de taşıyıcısıdır. Yaptığımız her şey, temel değerlerimizin ve hayatımızın nihai amacının somut bir ifadesi ve yansımasıdır. Bizden geriye kalacak olan eserler de bunlardır.

Evet, ölümsüzlük bizim geriye eser bırakmamızla mümkün olabilir ancak. Bu illaki kitaplar yazmak, tablolar yapmak değildir; iyi evlatlar yetiştirmek, toplumun ve insanlığın hayrına işler yapmak, değerleriyle anılmak ve örnek olmak da ölümsüzlüğün ifadesidir.

Ebediyete uğurladığımız değerli bir büyüğümün cennet tanımını paylaşmak istiyorum:

Benim cennetim, sevdiklerimin gönlünde yarattığım yer kadardır.

Yazımın başında ifade ettiğim gibi ben de herkes gibi “kendi cennetimi yaratmak için” yaşıyorum. ‘Yazmak’ da buna hizmet ediyor inancındayım.

Dilerim ki; Tanrı herkese, kendi cennetini yaratma çabalarında güç versin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.