Bodrum Gündem

Turizm Sektörü Yine Büyük Tehdit Altında!

Türkiye’nin en çilekeş sektörlerinin başını tarım sektörü çekerken, ikinci sırada da döviz makinemiz turizm bulunmaktadır.

Ülkemizin makinesiz sanayisi turizm, yıllar önce terörden büyük darbeler alırken, sonrasında yanlış dış politika uygulamaları, en son olarak da Pandemiden yara aldı.

Sektör, “Bu yıl tamam artık, yüzde yüz kapasiteyi tüm sezon tutturacağız…” diye sevinirken, şimdi de maalesef hem uluslararası enflasyon, hem de Ukrayna-Rusya-ABD üçgenindeki “Savaş gerilimi” yüzünden büyük tehdit altında.

Ummuyoruz ve istemiyoruz; ama gerilim savaşa dönerse, turizm sektörü, Türkiye’ye en fazla turist gönderen ilk 4 ülke arasında yer alan Rusya ve Ukrayna’dan turist akımını unutmak gibi bir felaketle karşı karşıya kalacaktır.

Türkiye bir yandan NATO üyesi ülke olduğu için, Rusya’nın, “Doğal düşmanı” konumunda olsa da; bir yandan da Türkiye’nin Rusya ile ortak deniz paylaşımı ve Rusya’nın sıcak sulara açılma kapısı olması; diğer yandan da, Rus doğal gazının hem büyük müşterilerinden biri olması, hem de “Transit boru hatları”nın geçmesi nedeniyle  “Zoraki Dostu”dur.

Tabii bunların yanı sıra, atom santrali yapımından, orta menzilli füzelere ve karşılıklı tarım ticareti ilişkileri, “Zoraki dostluğu” daha da pekiştirmektedir. Dostluktaki en küçük bir sarsılmada ise, Rusya öncelikle turizm silahını hemen çekmekten kaçınmamakta, bunun yanı sıra Türk tarımsal ürünlerine anında kırmızı kart gösterebilmektedir.

Türkiye Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimin savaşa dönüşmemesi için çaba gösterse de, özellikle ABD, yangına körükle gitmektedir.

FELAKET DEMEKTİR!

Önümüzdeki haftalarda durum netleşecektir. Ukrayna-Rusya savaşı demek Türk turizmi için yeni bir felaket demektir. Sadece bizim turizmimiz açısından değil, dünya barışı açısından da bu gerilimin bir an önce savaşsız olarak hiç değilse buzdolabına kaldırılması bu sütunların yazarının da en büyük dileklerinden biridir.

PANDEMİ TEHDİTİ BİTMEDİ!

Diğer yandan pandeminin ne yapacağı da henüz netlik kazanmadı. Türkiye’nin, “Saldım çayıra mevlâm kayıra” uygulamasına geçmesi, ölüm sayılarını artırmıştır. Bu da, turizmimizin lokomotifi Avrupa ülkelerinin tekrar, “Türkiye’ye seyahat yasağı” tehdidini canlı tutmaktadır.

KÜRESEL ENFLASYON TEHDİTİ

Bir başka tehdit de küresel enflasyondur. Her ne kadar Avrupa ülkelerindeki enflasyon, Türkiye’dekinin yanında, “Devede tüy” misali olsa da; örneğin Alman medyasında yer alan haberler, Alman halkının önemli bir bölümünün enflasyon karşısındaki ilk önleminin, “Bu yıl turistik seyahatlerden vazgeçme eğilimi” olduğunu göstermektedir.

Eğer bu eğilimler gerçeğe dönüşürse, turizm sektörümüzün bir darbe de “Küresel enflasyondan” yemesi olasılıklar içerisindedir. “Almanya böyle ise, Fransa ve İngiltere ne durumda?” sorusunu sormaya bile gerek yoktur.

YA YERLİ TURİSTLER?

Turizm sektörünün karanlık günlerindeki, “Nisbi kurtarıcısı” daima yerli turistler olmuştur. Ama ülkemizin içine sürüklendiği ekonomik kriz, yerli turisti bırak tatile gitmeyi,  arabasına fahiş fiyatlı akaryakıtı koyamadığı için,  metro, metrobüs ve minibüs kapılarına sürüklemiş bulunmaktadır.

ÇÖZÜM YOLU VAR MI?

Tüm bu ciddi tehditler nedeniyle turizm sektörünün en azından “Paçayı kurtarması” için bir şeyler yapılabilir mi?

Yapılabilir.

Turizmciler, acentalar, uluslararası tur operatörleri; “Çok acil” olarak uygulamanız kaydıyla, naçizane tavsiyelerim şunlardır:

Öncelikle “Güç birliği” yaparak şu önlemleri alın:

1- İsrail ile ilişkilerimiz tekrar düzelme yolundadır. İsrailliler Türkiye’de tatili gerçekten severler. Diğer yandan kumar oynamayı da severler. Örneğin, 7 günü Türkiye’de tatil, 3 günü de Kıbrıs’ta kumar tatili” türünden reklam kampanyalarına girin.

2- Avrupa’nın cebi daha dolu ülkelerine yönelin. Başta İsviçre olmak üzere, Hollanda, Danimarka, Norveç, İsveç Finlandiya, Avusturya hatta Lüksemburg’da bile kampanyalara girişin.

3- Amerika’nın, “Zengin mahallelerinde”, “Köpek balığı korkusu olmadan yüz, denizden sonra da golfunu oyna, akşam da lüks eğlencenin dibine vur!” türünden kampanyalar yapın.

4- İran, Birleşik Arap emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan’ı hedef kitleniz içine alıp reklama girişin.

5- Hindistan ve Çin’in zengin kesimine yönelin.

6- Güney Kore ve Japonya’da yoğun kampanyaya girişin.

7- Eğer bu naçizane önerilerimi uygun görürseniz, hiç durmayın, bir araya gelip sarayın kapısına dayanın ve destek de isteyin.

Alternatifleri artırdığınız sürece tehditlerden daha uzak olacağınızı hiç bir zaman unutmayın. Hepinize sağlık ve bol kazançların yanı sıra, iyi bir hafta sonu diliyorum…

12 Şubat 2022-Cumartesi-Fatih Güllâpoğlu

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.